Güzel İzmir’in pek fazla insan tarafından bilinmeyen ilginç özelliklerini sizin için derledik.
“Güzel İzmir” lakabı çok eskiye dayanıyor
İzmir, antik dönemden beri insanları büyüleyen bir kentti. Tarihçi Herodot, İzmir için "onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular" ifadesini kullanmıştı. Aristo ise Büyük İskender’e İzmir’i anlatırken "görmezsen eksik kalırsın" demişti. Bir başka deyişle, bu şehir “Güzel İzmir” yakıştırmasını modern dönemde değil, ta antik çağlarda almıştı!
Parşömen kâğıdı Bergama’da keşfedildi
Üzerine yazı yazmak veya resim yapmak için kullanılan ve hayvan derisinden özel olarak hazırlanan parşömen kâğıdı, Bergama’da bulundu ve MÖ 2. yüzyıldan itibaren tüm dünyaya yayıldı. Doğru işlendiğinde her iki yüzüne de yazılabilmesi, neredeyse yırtılamaması, yanmaması, dayanıklılığı, hat ve tezhip sanatına uygunluğu, okunurken gözü yormaması ve hayvanların yaşadığı her yerde üretiliyor olması gibi birçok avantajı sayesinde parşömen, 4. yüzyıla kadar papirüsle birlikte kullanıldıktan sonra 12. yüzyıla kadar tek yazı medyası olarak kabul gördü.
Dünyanın en iyi sanatçılarının yolu İzmir’den geçti
Türkiye’nin modern şehir İzmir, aynı zamanda tam bir kültür sanat kenti ve bu alanda İstanbul’dan aşağı kalır hiçbir yanı yok. 1987 yılında bu yana düzenlenen Uluslararası İzmir Festivali kapsamında dünyaca ünlü birçok sanatçının yolu bu güzel şehirden geçti. Bu isimlerin bazıları ise Ray Charles, Paco De Lucia, Christ De Burg, Sting, Moskova Devlet Filarmoni Orkestrası, Julio Iglesias, Jan Garbarek, Kızıl Ordu Korosu, Kodo, Chick Corea, New York Şehir Balesi, Nigel Kennedy, Brayn Adams, Elton John ve James Brown.
İzmir bir dönem dünyanın şifa merkeziydi
Günümüzde Türkiye’nin önemli bir sağlık turizmi rotası olan İzmir, geçmişte de bu alanda dünya merkezlerinden biriydi. MÖ 4. yüzyılda Sağlık Tanrısı Asklepios’a adanarak inşa edilen ve kapısında “buraya ölüm giremez” yazan, şifalı sularıyla ünlü Asklepion, tıp tarihinin babası sayılan eczacı ve hekim Galenos’un yetiştiği Bergama Antik Kenti, Balçova’daki tarihi Agamemnon kaplıcaları, Urla’daki dünyada üç tane bulunan Karantina Adası - Klazomen Tahaffuzhanesi İzmir’i tarih sahnesinde sağlık alanında hep bir adım öne çıkardı.
İzmir bir dönem felsefenin de başkentiydi
Tıpkı tıp alanında olduğu gibi felsefe alanında zamanının en önemli isimlerinden birçoğu İzmir’de yaşamıştı. İlyada ve Odysseia gibi Batı edebiyatının ilk büyük eserleri kabul edilen önemli destanların yazarı Homeros; Sokrates öncesi düşünürlerden ünlü filozof ve şair Xenophanes; meşhur “bir nehirde iki kez yıkanılmaz'' sözünün sahibi Heraklit; Sokrates öncesi dönemin bir başka önemli düşünürü Anaksagoras ve filozof kimliğinin yanı sıra deneysel fizyolojinin kurucusu ve dünyanın ilk spor hekimi kimlikleriyle de tanınan, “hekimlerin babası” Galen, hayatlarının en azından bir bölümünü İzmir’de geçirdi.
İzmir’in kadınları hep Güçlüydü
Türkiye’de kadınların kendi kimlikleriyle en rahat var olabildikleri, seslerini en gür şekilde duyurabildikleri şehir olan modern İzmir, bu özelliğini yeni kazanmadı. Hatta tarihte bilinen ilk kadın eylemini yine İzmirli kadınlar gerçekleştirmişti. İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’ndeki belgelerden öğrendiğimize göre, 1828 yılında ekmek fiyatlarına yapılan zam üzerine İzmirli kadınlar bir eylem yaptı. Üç gün süren eylemlerin ardından zam kararı geri çekilirken, bu eylem de kadınlar tarafından gerçekleştirilen ilk eylem olarak kayıtlara geçti.
Türkiye’de tiyatrosu bulunan tek köy İzmir’dedir
Seferihisar ilçesine bağlı Bademler Köyü, halen Türkiye’nin tiyatrosu bulunan ilk ve tek köyü olma özelliğini taşıyor. Her yıl köylüler tarafından yazılıp sahneye koyulan onlarca oyunun izleyicilerle buluştuğu, 1969 yılında açılan 140 kişilik tiyatro binasında, köyün tiyatroyla olan geçmişini anlatan birçok eser de sergileniyor.
İzmir, Hristiyanlar için kutsal bir şehir
Hristiyanlar, Hz. İsa’nın çarmıha gerilişinden sonra Hz. Meryem’in havari Yuhanna (St. Jean) ile birlikte Selçuk’a geldiğine ve hayatının son yıllarını burada geçirdiğine inanıyorlar. Bu yüzden Meryem Ana Evi kutsal hac yerlerinden bir olarak kabul ediliyor. 1967 yılında Papa VI. Paul, 1979 yılında Papa II. Jean Paul ve yakın zamanda Papa XVI. Benedict tarafından hac ziyaretlerinin gerçekleştirildiği ev her yıl Ağustos ayının 15’inde yani Hz. Meryem’in ölüm gününde, Vatikan tarafından organize edilen büyük ayine ev sahipliği yapıyor.
Kullanıcı Yorumları
Hiç yorum yapılmamış, yorum yapmak ister misiniz?