Bazı izler sonsuza dek geçmez, bazı izler bırakıldığı yerde sizlere her seferinde aynı duyguyu hissettirebilir. 10 Kasım sabahlarının verdiği hüznü bu sonsuz izlerle birlikte bu yazımızda tekrar anmak istiyoruz. Her geçen gün daha iyi anladığımız, vatanın hiç unutmayacağı, Türk bayrağının her dalgalanışında memleketin üzerinde esen rüzgârın bile özgürlüğünü borçlu olduğu Atatürk’ün izinde bir yürüyüşe çıkmaya ne dersiniz? Şiirlere tema olan Atatürk’ün İzmir sevgisini bugün şehrin birçok noktasında hissetmeniz mümkün. Tüm izlere daha yakından bakmaya hazırsanız, başlayalım!
Sahip olduğu tarihe uyumlu mimarisi ile İzmir’de Atatürk’ü hissedebileceğiniz önemli noktalardan biri ile başlayalım. Osmanlı ve Levanten mimarisi karışımından oluşan Neo-Klasik tarzda inşa edilen binanın ilk sahibi bir halı tüccarı olan Takfor Efendi’dir. Tarihin bu binada bıraktığı ilk iz ise 1923’te İzmir İktisat Kongresinin toplandığı zamanda meydana gelir. Ardından bina, 9 Eylül 1922 sonrasında Türk ordusuna karargâh olmuştur. Atatürk, şahsi çalışmalarını burada yürütmüştür. Kongre’nin ardından Naim Bey’e otel olrak kiralanan bu özel alan, 1926 yılında, İzmir Belediyesi tarafından satın alınarak, Atatürk’e hediye edilmiştir. Atatürk, 1930 ve 1934 yılları arasındaki İzmir ziyaretlerinde binayı kullanmıştır.
Atatürk’ün vefatının ardından bina, veraset yoluyla kız kardeşi Makbule Baysan’a intikal etmiş ve 25 Eylül 1940 yılında ise İzmir Belediyesi, binayı müze yapmak üzere istimlak ederek 11 Eylül 1941 tarihinde ziyarete açmıştır. 5 Ekim 1962'den sonra, 'Atatürk İl Halk Kütüphanesi ve İzmir Şehri Atatürk Müzesi' adını almıştır. Binanın mülkiyeti, 1972'de İzmir Arkeoloji Müzesi'ne verilmiş ve restorasyon ve tanzimden sonra da 29 Ekim1978'de 'Atatürk ve Etnografya Müzesi' olarak yeniden ziyarete açılmıştır. Müzedeki etnografik eserlerin yeni Etnografya Müzesi'ne taşınması sonrasında 13 Mayıs 1988 tarihinde, 'Atatürk Müzesi' adıyla kapılarını bir kez daha açmıştır. Tüm bu yaşananları duvarlarında, atmosferinde gizleyen Atatürk Müzesi, bugün ziyaretçilerine Atatürk’ün izlerini sunmaya devam ediyor.
Belkahve Atatürk Anı Evi
Bir diğer önemli iz ise İzmir-Ankara karayolu üzerindeki Belkahve’dir. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve yakın komuta arkadaşlarının 9 Eylül 1922 Cumartesi günü Belkahve’ye geldikleri, burada bir incir ağacının altından dürbünlerle kurtuluştan sonra İzmir’i seyrettikleri biliniyor. 1991 yılında yapılan 16,5 metrelik dev Atatürk Heykeli, Tankut Öktem imzasını taşıyor. 9 Eylül ve Kurtuluş Savaşı’na ait eşyalar ile birlikte sadece Atatürk’le ilgili kitaplardan oluşan özel kütüphanesiyle Bornova Belediyesi tarafından düzenlenen Belkahve, 9 Eylül 2016 gününden bu yana geçmişin mücadelesine dair taşıdığı izleri ziyaretçileriyle paylaşmaya devam ediyor.
Türkiye’nin İlk Atatürk Heykeli ve Ziraat Mektebi
Atatürk, İzmir’de bulunduğu 11-16 Ekim 1925 tarihleri arasında, önce 12 Ekim’de Kemalpaşa’daki ordu manevralarını izledikten sonra Bornova’da bulunan Türk Ocağı’nı ziyaret etmiştir. 15 Ekim tarihine geldiğimizde ise bir kez daha Bornova’yı ziyaret ederek, o dönemde Ziraat Mektebi olarak kullanılan bugün ise Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Fakültesi olarak bilinen alanda bulunmuştur.
Takvim yaprakları 18 Haziran 1926’yı gösterdiğinde ise Gazi paşa onuruna Bornova Ziraat Mektebi’nde bir Garden Party planlanmıştır. Birkaç gün öncesindeki suikast teşebbüsüne rağmen iptal edilmeyen partiden ayrıldığında, Anadolu Ajansı’na verdiği demeçten bugüne hafızalardan silinmeyen bir söz kalmıştır.
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
Bornova’da yer alan bu alanın bir önemli özelliği daha vardır. Heinrich Krippel tarafından yapılmış Mustafa Kemal Büstü, Türkiye’deki ilk Atatürk heykeli olarak Ziraat Mektebi bahçesine bu ziyareti döneminde konmuştur.
“İzmir’in Karşıyakalıları, sizi derin sevgiyle selâmlarım. Ben bütün İzmir’i ve bütün İzmirlileri severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim. Yalnız bir rastlantı beni Karşıyaka’ya daha fazla bağlamıştır. Karşıyakalılar, anam sizin bağrınızda, sizin topraklarınızda yatıyor. ”
Atatürk’ün İzmir ile derin bağlarının bulunduğunu bugünden görmek mümkün. Birçok söyleminde İzmir’e olan sevgisini dile getiren Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın anıt mezarı Karşıyaka ilçesinde bulunuyor. 1940 yılında yaptırılan anıt mezar, Zübeyde Hanım Caddesi üzerindeki Ferik Osman Paşa Camisinin avlusu içerisinde bulunuyor. Anıt mezarda dört metre yüksekliğinde ve on ton ağırlığında bir kaya kullanılmıştır. Her yıl Zübeyde Hanım’ın ölüm yıldönümü ile anneler gününde anıt mezarda anma törenleri düzenlenmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’e dair izler bulabileceğiniz, onun anılarına ev sahipliği yapan bir başka mekan da Uşakizade Sadık Bey tarafından İzmir Göztepe’de 1860 yılında yaptırılan Uşakizade Köşkü’dür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, beş kez konuk olduğu Uşakizade Köşk’ünde toplam 91 gün kalmıştır. Uşakizade Köşk’ü, 14 Eylül 1922 - 29 Ocak 1923 arasında “Başkomutanlık Karargâhı” olmasının onurunu günümüzde de yaşamaktadır.
Latife Hanım Anı Evi, Mustafa Kemal Atatürk ün eşi Latife Hanımın ailesine ait olup, annesi Zübeyde Hanımın son günlerini yaşadığı köşk olması açısından ayrı bir değer taşımaktadır. 1922 yılının Aralık ayı ortalarında Gazi’nin annesi Zübeyde Hanım, Karşıyaka’ya tren yolu ile getirilmiş ve bir hasır koltuğa yerleştirilerek Uşakizade ailesinin istasyon arkasındaki bu köşküne taşınmıştır. Büyük ihtimamla bakılan Zübeyde Hanıma bu dönemde en yakın kişi Latife Hanım olmuştur. Köşk, eski zamanlarda bahçe içindeki çam ve palmiye ağaçları, havuzu ve yel değirmeni ile tanınırken, daha sonra Adliye Binası ve dershane olarak hizmet vermiştir.
Steinbuchel Köşkü
İzmir’in Bornova ilçesinde yer alan Steinbuchel Köşkü de Atatürk anılarına tanıklık edebileceğiniz bir diğer mekan olarak karşımıza çıkıyor. John Maltass tarafından inşa edilen köşk kızı Eugenie Wood'a miras kalmıştır. Dr. Charles Wood'un eşi olan Bayan Wood'un sekiz tane çocuğu olmuş, bu çiftin ölümlerinin ardından sekiz çocuktan iki kız kardeş olan, Lucy ve Hortense köşkte yaşamaya devam etmiştir. Hortense’nin büyük bir Mustafa Kemal hayranı oluşu, bu köşkü bugün özel kılıyor. Mustafa Kemal’e sürekli mektuplar yazan Hortense’nin bu hayranlığı, 9 Eylül 1922’de İzmir’e gelişinde oturduğu köşkün yerini öğrenmesine sebebiyet vermiştir. Mustafa Kemal Paşa beraberindeki İsmet Paşa, Fevzi Paşa, Asım (Güven) Paşa ve Halide Edip Hanım’dan oluşan grupla birlikte 16-17 Eylül tarihlerinde iki gün Bornova’da geleceğe dair toplantılarını bu köşkte yapmıştır.
Atatürk Maskı
İzmir’e yolu düşen herkesin ilk dikkatini çeken şehrin üzerindeki 42 metre yükseklikteki Mustafa Kemal Atatürk’ün Heykeli her görüşte büyülemeye devam ediyor. Yapımına 2006 yılında başlanan ve 2009 yılında tamamlanan heykel, Türkiye'nin en yüksek heykeli olup dünyada ise kabartma heykeller arasında büyüklük bakımından onuncu sırada yer almasıyla da ayrı bir noktada duruyor. Heykelin sol alt köşesinde Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" sözü ve imzası kabartma olarak yer alıyor.
Kullanıcı Yorumları
Hiç yorum yapılmamış, yorum yapmak ister misiniz?